
Anıl Basılı’nın Anne Terliği adlı romanı, sıcak, samimi ve eğlenceli bir şekilde büyüme, iyilik ve mahalle kültürünü işleyen bir hikâyedir. Kitap, hem çocukların dünyasına hem de yetişkinlerin anılarına hitap eder, okuyucuyu hem güldürür hem de düşündürür. Hikâye, Elif adında, 10 yaşında, hayal gücü geniş ve bazen sakar bir kızın gözünden anlatılır. Elif, tam bir “anne kızı”dır; annesinin sevgisini, bakış açısını ve yöntemlerini derinden hisseder. En büyük korkusu ise annesinin ünlü “anne terliği” ile yakalanmaktır. Ancak Elif, annesinin terliğinden korktuğu kadar ona duyduğu sevgiye de sahiptir.
Kitap, Elif’in mahalledeki arkadaşlarıyla birlikte sürdürdüğü eğlenceli ve renkli bir macerayı izler. Elif’in arkadaşları arasında, mahallenin küçük çetesi diyebileceğimiz birkaç farklı karakter vardır. Bunlar; mızmız ama neşeli Leyla, mahallenin en uyanık çocuğu Uyanık, ve hareketli, enerji dolu Bitirim’dir. Bu üçlü, Elif’le birlikte mahalledeki herkesin sorunlarına çözüm bulmaya çalışan bir “iyilik kulübü” kurar. Fakat kulübün amaçları, başlangıçta küçük çaplı ve basit olsa da zamanla büyür. Mahalledeki her türlü sorunu çözmek için harekete geçerler: yaşlı komşuları Sirkenaz Teyze’nin bahçesindeki otları temizlemek, kaybolan kedileri bulmak, mahallenin çocuklarına gönüllü eğitimler vermek gibi birçok farklı görev üstlenirler.
Elif’in annesinin sürekli söylediği bir söz, çocukları harekete geçirir: “İyilik yapan iyilik bulur.” Bu söz, başlarda biraz soyut ve belirsiz olsa da zamanla çocukların hayatında somut bir gerçeğe dönüşür. Elif, arkadaşlarıyla birlikte her iyilik yaptıklarında bir ödül kazanacaklarını hayal eder ve bu hayali çok ciddiye alır. Çocuklar, gönüllü olarak yaptıkları her iyilik için puan toplar ve en çok iyilik yapan kişi, “Anne Terliği Ödülü”nü kazanacaktır. Bu ödül, sembolik olarak annenin sevgisini ve takdirini temsil eder. Bu ödül fikri, kitabın mizahi ve sıcak havasına uygun şekilde işler. Aslında anne terliği, çocuklar için bir korku aracı değil, annelerinin sevgisini simgeleyen bir ödüldür. Bu ödül, terlik yeme korkusunun da aşılmasında bir sembol haline gelir.
Çocuklar, zamanla bu ödül için birbirleriyle tatlı bir rekabete girer. Ancak en büyük ders, her zaman çocukların gözlerinden kaçan ama anne gözünden görülen sevgidir. Her iyilik, her yardım ve her görev onları hem birbirine yakınlaştırır hem de mahallelerinde gerçekten anlamlı bir etki yaratmalarına neden olur. İlk başta, sadece birkaç küçük iş yaparken, sonunda mahallede herkesin birbirine yardım ettiği, sokaklarda sevinçle koşan çocukların olduğu bir yer haline gelirler. Elif, bazen bir iyiliği başarısızlıkla sonuçlandığında bile, bir gülümseme ve “bizim için önemli olan, yardım etmeye devam etmek” fikriyle rahatlar. Mahalledeki çocuklar, iyiliğin sadece bir ödül kazanmakla ilgili olmadığını, içsel bir değer olduğunu keşfederler.
Hikâyenin önemli dönüm noktalarından biri, Elif’in annesinin “terlik” fikrini iyiliklerle özdeşleştirmeye başladığı andır. Elif’in en büyük hayali, annesinin korkutucu anne terliğini “uzaya fırlatmaktır” ve bunun için bir plan yapar. Çocuklar, hayal güçleriyle ve birkaç yaratıcı fikirle bu planı gerçeğe dönüştürmek için çalışırken, aynı zamanda mahallelerine de küçük bir festival havası getirirler. Her şey, bir balona bağlanan terliklerin gökyüzüne salınmasıyla doruğa ulaşır. Bu an, kitabın duygusal zirvesini oluşturur; çünkü Elif, annesinin sevgisini sadece bir terlikte değil, onun kalbinde hissetmiştir. Annesinin “Seninle gurur duyuyorum” demesi, Elif’in yaşamının en değerli anı haline gelir.
Elif ve arkadaşları, bir yandan günlük hayatın zorluklarıyla başa çıkmaya çalışırken, bir yandan da geçmişin izlerini keşfederler. Bir gün, mahallede eski bir sandık bulurlar. Bu sandık, mahalle halkının geçmişine dair kaybolmuş hatıraları, eski fotoğrafları ve mektupları içerir. Bu buluntu, çocukların kendi geçmişlerine ve köklerine dair derin bir anlayış geliştirmelerine yardımcı olur. Geçmişin, geleceğe ilham verecek bir hazine olduğuna inanırlar ve bu keşif, onların iyilik yapma arzusunu daha da güçlendirir.
Kitap, yalnızca bir çocuk hikâyesi değil, aynı zamanda toplumsal dayanışma ve iyiliğin gücüne dair bir mesaj da verir. Anne Terliği, okurlara küçük iyiliklerin büyük etkiler yaratabileceğini, her zaman en basit şeylerin bile ne kadar değerli olabileceğini hatırlatır. Özellikle çocuklar, kitaptan sadece eğlenceyi değil, aynı zamanda toplumsal sorumluluğu, paylaşmanın güzelliğini ve bir arada yaşamanın anlamını da öğrenir. Anne Terliği, okumaktan keyif alacağınız ve her sayfasında biraz daha insanlaşacağınız bir hikâye sunar.