Burası Çok Önemli! Enerjiden Ekonomiye Tam Bağımsız Türkiye, Berat Albayrak Kitap Özeti


Burası Çok Önemli! – Geniş Özet

Burası Çok Önemli! Enerjiden Ekonomiye Tam Bağımsız Türkiye, Berat Albayrak’ın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı dönemlerinde yaşadıklarını, Türkiye’nin enerji ve ekonomi alanındaki hedeflerini ve bu süreçte karşılaştığı zorlukları birinci ağızdan anlattığı bir kitap. Albayrak, bu eserinde, Türkiye’nin tam bağımsızlık yolculuğunu bir manifesto gibi sunarken, aynı zamanda kendi görev sürelerini bir savunma ve tarihe not düşme çabası olarak çerçeveliyor. Kitap, hem bir otobiyografi hem bir vizyon belgesi niteliğinde; okuyucuya, Türkiye’nin son 20 yılda attığı adımları ve gelecekteki potansiyelini bir siyasetçinin gözünden gösteriyor.

Kitap, iki ana bölüme ayrılıyor: İlk bölümde Albayrak’ın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı dönemi, ikinci bölümde ise Hazine ve Maliye Bakanlığı dönemi ele alınıyor. Her iki bölümde de, Türkiye’nin dışa bağımlılıktan kurtulma mücadelesi, bu süreçteki engeller ve Albayrak’ın kişisel deneyimleriyle harmanlanmış bir anlatım var. Yazar, “Burası çok önemli!” ifadesini, sık sık vurguladığı kritik dönüm noktalarını işaret etmek için kullanıyor; bu ifade, hem bir anlatım tarzı hem de kitabın adeta ruhu haline geliyor.

Enerji Bölümü: Bağımsızlığın İlk Adımları

İlk bölüm, Türkiye’nin enerji politikalarında attığı adımları merkeze alıyor. Albayrak, enerjiyi bir ülkenin bağımsızlığının temel taşı olarak görüyor ve bu alandaki deneyimlerini detaylıca aktarıyor. Türkiye’nin sondaj gemileriyle Karadeniz ve Akdeniz’de petrol ve doğal gaz aramaya başlaması, onun için bir dönüm noktası. Bu gemilerin alınma sürecini, uluslararası baskılara rağmen nasıl kararlılıkla ilerlediğini ve “Milli Enerji ve Maden Politikası”nı nasıl şekillendirdiğini anlatıyor. Karadeniz’de 540 milyar metreküplük doğal gaz rezervinin keşfi, bu politikaların meyvesi olarak sunuluyor. Albayrak, bu başarıları, Türkiye’nin enerji ithalatına olan bağımlılığını azaltma ve kendi kaynaklarını kullanma vizyonunun bir parçası olarak görüyor.

Ancak bu süreçte karşılaşılan zorluklar da es geçilmiyor. Albayrak, altın madenciliği gibi konularda “yabancı lobilerin dezenformasyon kampanyaları” ile mücadele ettiğini iddia ediyor. Maden ve enerji projelerine karşı çıkan çevreci grupları, uluslararası aktörlerin fonladığı birer araç olarak nitelendiriyor. Bu noktada, Türkiye’nin jeopolitik konumunun hem bir avantaj hem de bir hedef haline getirdiğini vurguluyor. Mavi Vatan gibi kavramlar, onun için sadece bir slogan değil, Türkiye’nin enerji bağımsızlığı için attığı somut adımların bir sembolü.

Ekonomi Bölümü: Spekülatif Saldırılar ve Direniş

İkinci bölüm, Albayrak’ın Hazine ve Maliye Bakanlığı dönemine odaklanıyor. Burada, Türkiye ekonomisinin dış kaynaklı spekülatif saldırılara karşı nasıl korunduğunu ve bu süreçte hangi politikaların uygulandığını anlatıyor. Özellikle 2018’deki kur krizi, onun için bir sınav anı. Albayrak, bu dönemde Londra merkezli finansal kuruluşların Türk lirasına yönelik ataklar düzenlediğini, bazı yerli bankaların da bu oyuna alet olduğunu öne sürüyor. Kitapta, bu saldırılara karşı enflasyonu tek haneli rakamlara indirme başarısı ve COVID-19 pandemisindeki ekonomik direnç gibi noktalar başarı olarak öne çıkarılıyor.

Albayrak, ekonomi politikalarında “kendi göbeğini kendin kesme” felsefesini benimsediğini ifade ediyor. Finansal güvenlik ve tam bağımsızlık, onun için vazgeçilmez hedefler. Dolar/TL kurundaki yükselişin eleştirilerine karşı, bu dalgalanmaların dış güçlerin manipülasyonu olduğunu savunuyor. Kitapta, kişisel bir dokunuş olarak, bu süreçteki “itibar suikastları”ndan da bahsediyor; kendisine yönelik eleştirileri, Türkiye’nin yükselişini engellemek isteyenlerin bir oyunu olarak görüyor.

Vizyon ve Gelecek: Köprüyü Geçmek

Kitabın en dikkat çekici yanı, Albayrak’ın Türkiye için çizdiği gelecek tasavvuru. “Biz köprüyü geçtik!” cümlesi, onun hem geçmişteki çabalarına bir övünç hem de geleceğe dair bir umut olarak sıkça tekrarlanıyor. 2030 yılını bir eşik olarak işaret ediyor; bu tarihe gelmeden, Türkiye’nin ekonomik ve refah düzeyi açısından tarihinin en güçlü dönemine gireceğini iddia ediyor. Kişi başı gelirin artması, cari dengenin sağlanması, istihdamın yükselmesi ve üretimin güçlenmesi gibi hedefler, bu vizyonun temel taşları.

Albayrak, Türkiye’nin üç kıtayı birleştiren stratejik konumunu, son 20 yılda inşa edilen altyapıyı (ulaşım, savunma sanayii, enerji) ve güçlü liderliği, bu hedeflere ulaşmada en büyük avantajlar olarak sıralıyor. Kitapta, Türkiye’nin küresel bir güç olma yolunda ilerlediği ve bu yolda kararlılıkla yürümesi gerektiği mesajı veriliyor.

Kişisel Dokunuşlar ve Samimiyet

Kitap, sadece politik bir anlatı değil; Albayrak’ın kişisel hayatına dair küçük ama samimi anekdotlar da içeriyor. Fatih’te geçen çocukluğu, babası Sadık Albayrak’tan aldığı dava bilinci, üniversite yıllarında aldığı ilk arabası (Fiat Uno) ve ABD’ye giderken bu arabayı satıp sermaye yapması gibi detaylar, yazarın insanî yönünü gösteriyor. Sosyoloji okumak isteyip son anda İşletme’ye yönelmesi ve bu “ukde”nin sosyolog bir eşle kapanması gibi tatlı bir not, kitaba sıcaklık katıyor.

Eleştirilere Yanıt ve Tarihe Not

Albayrak, kitabında kendisine yönelik eleştirilere de dolaylı bir yanıt veriyor. Görevden ayrılışı, ekonomi politikaları sırasındaki başarısızlık iddiaları ve “128 milyar dolar nerede?” tartışmaları gibi konulara değinmese de, tüm bu süreçlerin birer “itibar suikastı” olduğunu ima ediyor. Kitap, adeta onun haklılığını kanıtlama ve tarihe kendi perspektifinden bir not düşme çabası. Okuyucuya, “Benim dönemimde yapılanlar, Türkiye’nin geleceği için bir temeldi” mesajını vermeye çalışıyor.

Sonuç: Umut ve Kararlılık

Burası Çok Önemli!, umut dolu bir kapanışla bitiyor. Albayrak, Türkiye’nin zorlukları aştığını, köprüyü geçtiğini ve artık dünyanın en gelişmiş ülkeleri arasında yer alma sürecinin başladığını söylüyor. Kitap, bir yandan bir siyasetçinin anılarını, bir yandan da bir milletin potansiyeline olan inancını yansıtıyor. Ahmet Ümit’in polisiyelerinden alışık olduğumuz gerilim ya da edebi derinlik burada yok; ama bir liderin gözünden Türkiye’nin son 20 yılına dair bir vizyon ve bu vizyonu hayata geçirme çabası var.


Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir